![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() |
siroguz |
![]()
İleti
#16
|
![]() some are born to sweet delight, some are born to endless night ![]() Grup: Müdavim İleti: 435 Katılım: 22-June 07 Nereden: bir yerdeyim... Üye No.: 112 ![]() |
Kusura bakmayın araya girecceğim.
Bu duyguları böylesi bir şekilde yazıya dökmek çok zor. Elinize sağlık sevgili carlitos. Severek takip ediyorum. -------------------- Bahçelerde ve yatak odalarında, bodrum katlarında ve tavan aralarında dolaşır, köşelerden döner, kapılardan pencerelerden geçerim, kaldırımlarda gezinir, merdivenlerden çıkar, halıların üzerinde, oluklardan aşağı, gökyüzünde ilerlerim, arkadaşlarla, âşıklarla, çocuklarla ve kahramanlarla gezerim; bunların hepsi de algıladığım, hatırladığım, hayal ettiğim, çarpıttığım ve netleştirdiğim şeylerdir.
Tom Robbins - Another Roadside Attraction |
carlitos |
![]()
İleti
#17
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
Kusura bakmayın araya girecceğim. Bu duyguları böylesi bir şekilde yazıya dökmek çok zor. Elinize sağlık sevgili carlitos. Severek takip ediyorum. Teşekkür ederim siroguz, elimden, aklımdan kaçıveriyor işte.. Beğendiğinize de ayrıca sevindim. Ama çok dereddüt ediyorum artık yazdıklarımı buraya koymakta çünkü başlık bana kaldı gibi geliyor ![]() -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#18
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
AVCI Ne yaptığımı bildiğimi Söylemeden kimseye, Kendime bile, Atıyorum nereye gideceği Belli olmayan Adımlarımı uzaklara, Belki de yakınlara. Düşüyor ayağımın altından Parçalar, Ayak izlerimi buluyor avcılar, Takip ediyorlar. Bir kuruşluk kurşunla Alıyorlar canımın birini. “Adamın BİRİ” diyorum bağırarak ne hakla soluyor nefesimi, ne hakla götürüyor canımın birini? Ardından Bir küfür tükürüyorum ağzımdan, Cümleleri kirletiyorum Ama ceza almıyorum; Açık havada kahpelik ediyorum!! Son kez bakmaya çalışırken Avcımın ardından Dizlerimin üstünden doğru Savruk bedenimi,canımın birini Seyrediyorum. Avcı bilmiyor, kimse bilmiyor Ama buruk bir gülüşle Kalan parçalarımla ben Derin bir nefes alıp, Gözyaşlarımı haykırıp, Anka kuşu misali İyileştiriyorum açık, Üç kuruşluk kurşun yaralarımı… 21.07.’04/çarşamba -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#19
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
Efendim, deniz kabuğundan sayfalar'da siroguz'a da dile getirdiğim üzere, başlığı tekelime almışım gibi hissediyordum.
Bunu gören Yedinci Gemi moderatörlerinden BuRnOuT bana edebiyat bölümüde böyle bir konu açabileceğimi söyledi. Böylece ben kendimi daha iyi hissedeceğim hem. Ne diyordum efendim, işte bu başlık altında, karaladığım şeyleri sizlerle paylaşacağım. Amaç madem paylaşmak, sizler de istediğiniz noktada yazdıklarıma yorumlarınızı yazabilirsiniz. sevgiler diyor ve ekliyorum; ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ Bir martıyım gökyüzünde Gökler benimmiş gibi salınırken, Süzülürken kanatlarımı açıp Dedikleri gibi özgür olduğumu sandım.. Herkes toplanıp giderken bir yöne Ben “özgürüm” dedim, Kanatlarımla her yer benim dedim Gitmedim, oraya gitmedim Başka taraftı yönüm ama yinede uçtum.! Kanat çırpmaktan yorulunca açtım kanatlarımı “Gittiği kadar” dedim, uçtum yanımda kimse yoktu ama yalnız kaçtım.. Kaçtım, kaçmakmış meğer yaptığım Sandığınız kadar özgür değilmişim Gök ben çoğunluk olduğumda, büyük olduğumda benimmiş. Uçtukça üşüdüm, üşüdükçe düştüm Meğer,rotam varmış Belliymiş yolum Seçilmiş bile evim.. Buralarda hava soğuyormuş meğer, Sıcaklar çekmeliymiş beni, Başka seçenek yokmuş ki, Soğuk öldürürmüş beni, Yalnızsan eğer kabul etmiyorlarmış minik bedenini Yalnızsan kimse kanatlarıyla ısıtmıyor seni Saran olmuyor sıcacık.. Rüzgar da düşman oluyor Esiyor inadına dön dercesine; Yağmur okşamaktan vazgeçiyor Acıtarak, kanatarak atıyor damlalarını. Bulutlar bile kabul etmiyor ki tutunayım, İzin vermiyorlar biraz soluklanayım.. Göklerin özgürlüğü de yalanmış yani. Özgürlüğüm, Sürünün peşinde, sınırsız sanılan gökyüzünde uçabilmekmiş sadece Özgürlük kanatlarımmış, Yerden yüksek olabilmek demişler özgürlüğe İstediğin her yere gidebilmek.. Biliyor musun ki ayaklarını kestin mi yerden, Çıktın mı gökyüzüne, İstediğin yere de gitsen Yukardan bakmaktır tek şansın.. Yere basmayı özlersin ama Hatırla: Sen teslim ettin ayaklarını..! Sonunda, Yorulduğunda kanat çırpmaktan Bir nefeslik açtığında kanatlarını, Süzülmeye bıraktığında kendini Ölüyorsun çaresiz.. Bedenin ya bir uçağın penceresinde kalıyor Yada bir kurşunla düşerken aşağıya, Tüm umutlarını tüketmişken Zaten yorulmuşken, hali yokken devam etmeye Kanıyla suya karışarak Veya Tümden toprak olarak dönüyor yeryüzüne Sadece, Sadece yeniden Yere değmeyi bekliyor.. İstiyor son kez, Özlüyor, özlemişti ya, özlemine gidiyor Göklerde olmanın sonu bile yerde geliyor.. 26.09.04/Pazar/00:05-00:43 -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#20
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
ERİMEK ÇARESİZ Ölüyorum.. Ama günahlarım çok fazla; Acı çekiyorum.. Cezalarla bitiyor mahkum ömrüm. Son görüş günlerini bekliyorum, Görüş-emediklerimi istiyor yüreğim, Bilmediklerimi arıyor benliğim, Yapamadıklarımı istiyorum, Yaşamak istediklerimi… Bir mektup beklerken yardan, Bir de ince türkü tutturmuşken hasretlik, Cıgaram elimde; Eriyorum… Bekliyorum aslında, hazırım Sevmiyorum ki yaşayayım, İstemiyorum ki devam edeyim.. Ama can bir anda çıkmıyor, Almıyorlar adamın canını hemen Cezaysa ceza Suçsa suç. İşkence ediyorlar, Gülüyorlar, Bakıp gidiyorlar. Yalnız, çaresiz, çocuk gibi bırakıyorlar Üşütüyorlar; Çırılçıplak soyuyorlar, Yaralıyorlar ve Karla kaplı, buzlu avluya bırakıyorlar.. Hani çok severdin ya kardan adam yapmayı “al” diyorlar “kar”, “kardan adam yap”.. “kan’dan adam” yapıyorsun çaresiz, yaralarından sızan kan ile kirletiyorsun, mahvediyorsun en sevdiğin şeyi.. yaralarına parmak basıp kırmızıdan, kanından kaş-göz yapıyorsun.. hani en sevdiğin şey ya, dayanıver diyorsun. Daha bitiremeden sokuyorlar içeri Örtmüyorlar üstünü, Koğuşuna atıyorlar sadece; Çekip gidiyorlar.. Başını dayıyorlar cama zorla Kandan adamını seyrettiriyorlar. Ve sen izlerken acı içinde, yas içinde Gözlerinin önünde bir tekme atıyorlar; Yerle bir ediyorlar… Ve üstüne basa basa gidiyorlar hayallerinin.. Korkutuyorlar, Üşüdüğün yetmiyor, karanlıkta bırakıyorlar. Korkularını hatırlarken zifiri karanlıkta Bir su şapırtısı eşliğinde uyuyorsun.. Ve yetmezmiş gibi bir de Deliriyorsun.. Hani susmazdın ya hiç İşte daha çok şarkı söylüyorsun.. Hala üşüyorsun, Hala korkuyorsun, ağlıyorsun Hala bekliyorsun Ama ölmüyorsun.. Ölemiyorsun ki.. Giyip üstüne bi parça şey Yatıyorsun yatağına ve Dilinde aynı hasretlik türkü Hiç gelmeyeni bekliyorsun.. Bekliyorsun, Gelsin istiyorsun, Bitsin diyorsun Ama zaman geçiyor ve sen Eriyorsun…! ….16.10.2004cts/17-18 -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#21
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
İnsanlar büyüyünce hayalleri küçülür mü?
“insanlar büyüyünce hayalleri küçülür mü” diye sordu küçük deniz.. hayaller değildir belki küçülen. İnsan, kıra kıra hayallerini, artık içinde tutmayı, sımsıkı sarılmayı ama sanki yokmuş gibi davranmayı öğreniyordur belki.. benden yapılmış hayal kırıklarım (sizden yapılmış hayal kırıklarınız) batıyor içime.. ben batıyorum bana.. beni batırıyorlar bana.. küstürüyorlar can’ı can’a.. bir can diğerine küstü mü, yarım kalıyor insan, kişilikten çıkıyor. Gel, diyor; barışalım artık.. her can kanıyor kana kana, kırıklar acıtıyor daha da olmayınca yanında “ben”.. “biz büyümeyelim hiç, olur mu? Yüffen…” dedi küçük gül. Sırf hayalleri uğruna büyümemeyi seçmek kimin işi ola ki? Değer mi senden başkasının bilemediği, söylesen de inanmayabileceği, söylesen de sesli olmayabilecek bir şey için? Gerçeğimiz, eğer, hayallerimiz, rüyalarımızsa nedendir zamanla kavgamız, nedendir yorgunluklarımız, nedendir canımızın acısı? Sonumuz belliyse eğer niyedir “boşa” çabamız.. Büyümek ellerimizde midir kaderin alnımızda olduğu gibi.. göremediğimiz ama kabul ettiğimiz. Sineye çektiğimiz.. Açıyorum ellerimi defalarca.. Seyrediyorum avuç içi çizgilerimi. Kimi zaman da allah’a dua ediyorum açıp ellerimi.. düşünüyorum da, bu da mı bir tuzak yoksa? Ben her elimi açtığımda büyüyor muyum yoksa farkında olmadan? Hayaller ağızdan çıkınca yok mu oluyorlardır acaba? Karışabiliyor muyum yani havaya? “büyümeyelim hiç bebeğim, hiç..” dedi küçük deniz.. ah.. bakıyorum, bakıyorum, arıyorum, yok! Damarlarını bile ezberledim kendiminkilerden bihaber. Ellerin ne de sıcak.. Her tuttuğumda elini büyüyoruz biz.. zamanla husumetimiz de yok ama hep bizden önde gidiyor kerata, yanımızdan yürümüyor asla.. geceleri veriyor bazen bize; yetmiyor.. Durmadıkça zaman, içimizden kaçıyor büyü-mek.. hayallerimiz? Sonunu bildiğimiz için, günü kurtarmaya o kadar kaptırmışız ki kendimizi, hayallerimiz ağlıyor bir köşede.. oyuncak hayaller kuruyoruz bazen iki sandalyenin arasına, yemek vakti geliyor; bozuluyor.. biri hayallerimizin üstüne oturuyor.. kimi zaman bizi de kucağına alıyor birileri.. seviyor, okşuyor, gelişen bedenden dem vuruyor, küçüğüne hasret duyuyor.. günü geçtikçe bir şeylerin, yaşlandıkça o şeyler, insan küçüğünü arıyor, körpe halini, en canlı halini, ilk hallerini.. dayıyoruz burnumuzu boynuna; eskisi gibi kokmuyor.. hayallerle birlikte; kokular da kayboluyor.. insan kokusunu da mezara götürüyor.. “akıtmaktan yaşlarımı, görmez oldu gözlerim..” dedi küçük gül.. Hayli pusluydu etraf ve ıslaktı her yer. Sarsılıyordu dünya.. patlamadan önce direnir ya düdüklü tencere; sıkıyordu kendini öyle.. Deprem olmuştu herhalde ve dalgalar gelmişti her yere ve etraf yıkılmak üzereydi sanırım.. Bu yüzden ölüyordum her halde. Yok şöyle diyeyim.. canım acıyordu ve acımı dindirmenin yolu ölüm gibi görünüyordu.. her şey senaryoya uyuyordu, sanıyorum ölüm geliyordu.. Boğazımda bir yumruk oturmuş kalmıştı, nefes almamı engelliyordu ve göğsüm sıkışıyordu.. beynimde akan kanın damarlarda dolaşmasını izliyordum adeta, kalbim kafamın her yerinde atıyordu. Yeni yollar keşfediyordum dolaşırken kanımda. Canım daha yanıyordu çoğu zaman, küçücük olmuştu damarlar, etraf sarsılıyordu.. Sonunda buldum yolumu, iki seçenek vardı çıkmak için, böldüm ikiye, atladım aşağıya.. Kanım şeffaf olmuştu çıkarken dışarı.. “yaş” diyorlardı ama ben kanıyordum.. biliyordum, çünkü ben de akıyordum. Süzülürken tenimden ıslatarak her yeri, kokuları da alıyordum yanıma. Deniz kokusu vardı her yerde, okyanusa karışmak için daha da, daha da kanıyordum.. Ölmüyordum ama.. Başım, damarlar patlamak istiyorlardı ama olmuyordu.. Deprem benim depremimmiş, dalgalar oyuncak adeta. Sarsıla sarsıla kanıyordum.. Akıyordu yaşlarım her yerime, bulunduğum her yer şahit olmuştu yaşlarıma. Hem gülüyor katıla katıla, hem de ağlıyordum hıçkıra hıçkıra.. şahitler bakıyordu anlamsızca. “oh” diyorlardı, “sonunda”. Ekliyorlardı bir de “ama, neden”.. Sinirler, dans ediyorlardı var oldukları her yerde, onca şahidi bulmuşken ve hazır kendileri de iyice gevşemişken daha da abartıyorlardı, bir kere ele geçirmişlerdi ya; bırakmıyorlardı.. Ne diyordu “bedenim, benden itikam alıyordu”.. “..biz iyi miyiz peki?” diye sordu küçük deniz. Nasıl da buluyordu kişiler birbirlerini.. yürekler değil hem de sadece, beyinler de seçiyordu eşlerini.. kişi karşısında “öteki” ni görünce ürküyor şöyle bir, büyüleniyor sanki, korkuyor kimi zaman, en gerçek orda oluyor, en güzel onunla gülüyor, onu yaşıyor, onunla kaybediyor kendini ağlayarak -sadece ona bırakıyor kendini, ondan başkası değmesin yaralarına diye, zayıf yerlerine bakmasın kimse diye, sınırdan geçmesin herkes mahremine diye-.. onunla oluyor işte, bir oluyorlar, “onlar” oluyorlar “biz” diyorlar. Sürekli dalgalanma halindeki grafikleriyle, kimi zaman yorulsalar da (duygusal yorgunluk daha fazla bitkin düşürür insanı. Tenine merhem sürebilirsin de hem, ama aklına, yüreğine..?) bilmek, güvenmek de diyorlar, inanmak da kimi zaman, iyi geliyor kişilere.. bu da yorgunluk mu canım? Diyorlar, geçiyorlar.. . . . Ama iyiyiz biz.. aramızdaki dengeyi sağladığımız zaman daha da iyi olacağız.. sen bana eğileceksin konuşmak için, ben sana eğileceğim.. İyiyiz biz.. Arada ağlıyoruz ama ıslak kalmıyoruz, rutubet yapmıyoruz.. O kadar büyüğüz ki, kimi zaman heybetimizden korkuyoruz belki de.. hani devler gerçek değildir ya, inanamıyoruz belki de.. sürekli kanıtlamak istiyoruz, kim bilir.. Biz biliriz.. Bizi.. “sevgiyle” birleşti küçük deniz ve küçük gül. Sora sora bulduk Bağdatımız’ı, soru işaretinden anahtar yaptık.. sevgimizle süsledik her yeri ve sevgimizden koktu her yer.. Sen varsan günler daha umutlu oluyor, acılar, korkular, göz yaşları daha anlamlı oluyor, farkındalığım artıyor sen varsan, varlığımı hissediyorum.. varsan.. varsak.. Yorgundum, ben de yıpranmıştım, aktı yaşlarım, bir depreme daha direndi bedenim.. sakinim. Konuşacağız sanırım birkaç kelime daha.. sonra.. Şimdi yatmaya gideceğim.. kokun var yatağımda.. içime çekip uyuyacağım. Ağlamayacağım.. “Seni seviyorum” dedi küçük gül.. “tuttum” dediğini duyar gibi oldu küçük denizin.. 14.06.06-15.06.06/ 23:13-00:54/ -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#22
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
İÇ’TEN YAŞAMAK
Yok. Karşılığı yok düşündüklerimin, düşlediklerimden başka. Aklımdan geçtikleri gibi dökülmüyor kelimelere imgeler. Anlatamadıkça kelimeler, yük oluyor gözlerime sesler, Yaş oluyor gözlerime heceler. Dökülüyor gözlerimden sessiz harfler, Hıçkırıklarım tamamlıyor boşlukları, Ağlarken ben, metinler yazıyorum sayfa sayfa, Dökülürken ben, yaratıyorum içimi dışarıya, Yırtıyorum içimi ağlarken, Haykıramadıklarım çıkarken yaşlarımla dışarı, Parçalanıyorum içimden içimden.. Ne düşünceler dökülebiliyor kelimelere, Ne de hislerim vücut bulabiliyor kelimelerde.. Öylesine yok etmişim ki kelimelerimi, Öyle yaşamışım ki her şeyi ta içimden, İçimde bir ben büyütmüşüm görünenden ayrı. Konuşmak gerekiyorsa o konuşuyor, Haykırmam gerektiğinde o bağırıyor benim yerime, Cümlelerimi o kuruyor, Tepkilerimi o veriyor, Kahkahamı o atıyor.. Ben, dışardan suskun görünüyorum işte sadece, Aslında ben; içimden konuşuyorum. İçime akıyor gözyaşlarım çoğu zaman, Ben kendimi güçlü sanıyorum, onlar bana güçlü diyorlar.. İçimde yaşanıyor da zelzeleler, Ben öyle sakin duruyorum, onlar bana olgun diyorlar, Ölgün oluyorum, yılgın kalıyorum ben.. Görmek istediklerine inanıyor insanlar, Ben, içime bakacak birini arıyorum, Karanlığımdan ürkmeyecek, Aydınlığımı kirletmeyecek, Kanımdan tiksinmeyecek, Yaralarımın üstüne basmayacak, Düğümlerimi herhangi bir yerinden kesmeyecek, Önce, beni sadece anlayacak, dinleyecek birini. Gerekirse tıkayacak burnunu kokuma alışana kadar, Hani tıpkı benim yaptığım gibi, Sonra eli yüzü kan içinde, ben düğümlerimin içinde kaybolmuşken, Bir çift yardımcı el olacak düğümlerimi çözen.. Havada kalmayacak ya da yerden aşağıda olmayacak; Benimle ayakları yere basacak biri.. Gözleri, kulakları, elleri olan biri. Gerçek biri. Tanrım çok zor, yaşlarıma dışarı akın demek çok zor Hakkını vererek ağlamak, yeni doğmuş bir bebeğin ciğerlerine aldığı hava gibi yakıyor canımı, Kelimelerimi dudaklarımdan söylemek çok zor, Seslerim var çünkü benim, kelimelerim yitirmiş kimliklerini, Kendi dilimi yaratmışım kimse anlamayınca beni, İçimde bir şey yaratmışım ben gibi, Kenetliyor çenemi, konuşturmuyor beni, “sen istedin ya” diyor, Kemiriyor beni… Şimdi, kelimelerimi duyurmak istiyorum. Ama o kadar inanmışım ki kelimelerin silah olduğuna Ve o kadar acemiyim ki onları kullanmakta, Korkuyorum cümlelerimden. İçimden kitaplar yazıyorum da, dışarıya bir inilti çıkıyor sadece, bir gülümseme ya da.. Halbuki korkuyorum. Korkumu anlatabilmek istiyorum, konuşmak istiyorum, Sadece söylemek... 27.01.2007/ctsi/ 18:17-19:04 -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#23
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
Kara-r
Kararsızlıklarımın içinden bir karar bulmam gerek ve kıvamında olmalı sanıyorum. Ya kulak memesi gibi ya da sütü iyi ayarlanmış kahve. Belki de yeterli miktarda ölüm olmalı içinde. Ölümüne tutunarak ne kadar yaşayabilir ki insan? Şöyle diyelim ya da insan, yaşayan değil midir zaten? Her gün, bir gün daha yaşamış olan. Peki, her gün, bir gün daha ölen? İnsan müsveddesi diyelim haydi ona da. Şu halde, bir gül, insan müsveddesi olmaktan öteye gidemiyor desenize. Bir karalama işte. Deneyip deneyip yanılma. Ama hep yanılma. Tutunup tutunup düşmek. Ellerinden olmak her seferinde. Hepsinde, tekrar tekrar yaşamak aynı acıyı. Sonunda ruhundan olmak. Hel elsiz, hem ruhsuz kalmak işte. Ya da; hem “el” hem “ruh” olmak. El gibi. Ruh gibi. Es gibi. Boşluk gibi. Boş. Kendine bile dokunamadan nereye kadar, söylesenize bana? Ya da hep kendine dokunarak nasıl olacak bu yaşama sanatı? Elleri olmadan nasıl dokunacak kendisine gül? Ölçüyü kaçırıp acıtacak işte her seferinde kendisini. “anlamsız” diyor ortaçgil. Desin. Ne de güzel desin. Tüm gecesini ağlayarak geçirdi gül bir kez daha. Tekrar elinden oldu, ruhsuz kaldı. Ruhu olmadan ağlayamaz da gül. Dikenlerini batırır sadece orasına burasına. Yaşını sileyim derken gözlerine batar dikenleri. Sonra kanar tüm gece. Kansız kalana kadar. “insan” olmamayı becerebilene kadar. “the woman in you” diyor Ben Harper. Desin varsın. “even angels need love too”. Kokmuyor bile yahu. Hayat kokmuyor bile. Kötü bile kokmuyır yani. Nasıl hissedeceğim ben yaşadığımı? Kandırma sanatı diyoruz galiba buna. Kendini sürekli kandırma sanatı. Sonra, her seferinde kendinden daha da nefret etme hali. Bir saatten sonra ağlanmıyor bile, ben söyleyeyim size. Salt kısık-kesik çığlıklar çıkıyor içinizden. İçime kaçtı hayat galiba, ya da içimden kaçtı. Ve, ya geldi tam boğazıma oturdu ya da boğazımdaki, kocaman bir boşluk. Ne demişti entelektüel birikim? Karar vermen lazım. Haydi, karar verelim! Haydi, bir gayret karanlık karar seçelim kararsızlıklarımızdan. Bir de öyle görelim, bakalım nasıl olacak. “black” diyor yahu Pearl Jam. “how can it be mine?” 14.12.07-Cuma-12.30-13-30 -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#24
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
diyecek çok bir şey yok, mutluyum.
yorucu ama çok güzel 4gün geçirdim. finallerim bile canımı sıkamıyor şimdi(lik). Pain Of Salvation da mükemmeldi ayrıca. çok kibar, alçak gönüllülerdi. adeta bir nevi "kanka" . :) -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#25
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
iyi geceler deyip son kez bakıp sonsuz uykuma dalmak.. sonsuz olduğunu bile bile, belki de ilk defa huzurlu olmak.. aksak ritimler, kısır döngüler, telaffuzu zor cümlelere inat hissedebilmek.. bilmek.. çekip çıkarmak kalbini onca karışıklığın içinden, ezbere bilmek duygularının tınısını, yanındayken tanımak kalbinin atışlarını.. ve bilmek eninde sonunda yanında yatacağını, bir çift kolun, sımsıcak bir tenin aşkla seni saracağını.. sen uyurken, huzurlu diyardayken, sadece sarılmışken, sımsıkı, sıcacık.. 05/12/05/ptsi/01:09-01:17 -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#26
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
“Aşk körü” Dakikaları saydım, Minik parçalara böldüm, Her parçayı canımı acıtana kadar küçülttüm, Dünya’yı durdururum sandım belki, Olmadı. Küçük zaman dilimlerinde kesik kesik yaşadım.. Günleri saydım, Toplanmasınlar, çoğalmasınlar diye sırf Birbirlerinden uzağa koydum. Ne hafta kaldı, ne ay, ne yıl.. Bir sürü gün sadece, Kim bilir, belki “bir” gün? Belki birgün… Hayatı saydım.. Aşklı ve aşksıza ayırdım, Günlere ve dakikalara böldüm, Poşetlere doldurdum, Dondurucuya koydum.. Kırıklarımı saydım, Çatlaklarımın üzerinden geçtim, Daha da derinleştiren yine aşk da olsa, Temizledim hepsinden kirli kanı; Aşka yer açtım.. Aşktan paramparça olmaktır bedenimin beklediği, Beynim, ölümü aşktan olsun ister, Aşksal hayatta, aslında ölü ama yarı-diri kalsın, Çatlaklarından sızan kandan aşk buharlaşsın, Sevgili koksun her yer, Aşk, ateşini yaksın Ve yansın bedenim, Bir avuç küle dönsün parça parça bedenim, Her nefesinde içine dolsun.. Seni saydım bugün, Sayılacak kadar çoksun sende, Lakin çokluğun kadar yoksun bende.. İstediğim zaman yoksun, Beklesem de yoksun, Varsın belki, Belki korkak, Uzak belki, Belki yakın.. “Yak”ın.. Beni.. 14.01.06/ctsi/21:32-22:00 -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
carlitos |
![]()
İleti
#27
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 291 Katılım: 15-March 08 Üye No.: 2,601 ![]() |
Anlamsız.. Uzanıp da tutamıyorsa elim Ya da daha da beteri, Tuttuğunu sanıp, Var gücüyle sarılıp Sonra boşluğu hissediyorsa; Sözler acıtıyorsa, Kılıç olmuş kesiyorsa, Kanatıyorsa. Sessizlik, öldürüyorsa. Kelimeler kurallı cümleler yerine En başta olma savaşı veriyorlarsa, Hayaller hayal olarak kalıyor, Gerçek gittikçe kurguya dönüşüyorsa. Kurma bir oyuncağın ömrü kadarsa Mutluluk. Sevgi, meraktan içini açıp baktığımız için Bozulduysa eğer, Sevgi de yalancıktandıysa yani; Sesler bir türlü bütünleşemiyor, Melodi olamıyorsa, Kulaklarımızı tırmalıyorsa eninde sonunda.. En güzel sandığımız notalar, sesler Aslında yoksa, Olmamışsa; Sevgiyi, bir an önce uyusun diye Ayağımızda sallıyorsak Ya da nasılsa anlamıyor diye Abuk subuk konuşuyorsak, Başımızı ağrıtmasın diye, Ağlamasın diye kandırıyorsak; Gerçek olamıyorsak yani, Sahip olamıyorsak, Bakamıyorsak gözlerine, Tutamıyorsak sıkıca ellerini, İşte, nihayetinde “gerçek” olamıyorsak, Anlamsız… Sahip olunan her şey, Yaşanılan dünya, Etraftaki renkler, En anlamlı kelimeler, En hisli sözcükler, En büyük yürekler, Hepsi anlamsız.. Ve o kadar boş ki öyleyse, Acıtıyor. Boşluğun her zerresi Tenlerimize batıyor. Adını andığımız o boşluktaki her şey Bir nefesle kayboluyor. Bir rüzgarla yıkılıyor. 20li bir Nisan günü, 2008/ akşamüzeri -------------------- .
I got a million different tunes in my heart And I am ready to show . |
ggecim |
![]()
İleti
#28
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 878 Katılım: 5-October 07 Nereden: İstanbul Üye No.: 479 ![]() |
carlitos, yazdıklarını, şiirlerini ben de severek takip ediyorum. Merak etme ve çekinme çünkü bence insanlar okuyor ama araya girmek istemiyor
![]() ![]() -------------------- Ömrümüzden bir gün daha geçti,
Dereden akan su ovada esen yel gibi İki gün var ki dünyada, bence ha var ha yok Gelmeyen gün bir geçip giden gün iki - Ömer Hayyam |
baronio |
![]()
İleti
#29
|
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 2,078 Katılım: 31-May 07 Nereden: Away Üye No.: 3 ![]() |
Merak etme ve çekinme çünkü bence insanlar okuyor ama araya girmek istemiyor ![]() ![]() Hislerime tercüman olmuş ggecim. Bu başlığın en büyük hastalarından biriyim. Yüreğine sağlık dostum. ![]() -------------------- |
melisa hülya |
![]()
İleti
#30
|
Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 868 Katılım: 26-May 08 Üye No.: 3,886 ![]() |
Carlitos, şiirlerini okumak akşam serinliğinde denize nazır çay içip ısınmak gibi, çok başarılısın nazar değmesin diyorum.
-------------------- |
![]() ![]() |
![]() |
Basit Görünüm | Şuan: 18th August 2022 - 03:20 PM |