Gönderen: Funkster Mar 27 2010, 11:26 PM
(500) Days Of Summer, 2009’un en hoş romantik yapımlarından birisiydi. Bu filme de böyle bir soundtrack yakışırdı. Birçok benzerinin (özensizce derlenmiş benzerinin) aksine, adı sanı duyulmamış (illa duyulması da gerekmiyor) uyduruk indie grubunun bayık şarkılarını istiflemeyip, filmin ruhuna ve akışına eşlik edebilecek çapta şarkılar seçilmiş. Zaten filmde müziğin
Tom ve
Summer üzerindeki etkisini belli eden pek çok sahne mevcut. Albümün yıldızı bana göre iki şarkısıyla yer alan Rus asıllı singer/songwriter piyano insanı
Regina Spektor. Her ne kadar son albümü
Far ile gönül telimi titretememiş olsa da, kendisine saygıda kusur etmem. Filmin şirin mi şirin jeneriğinde çalan
Us ve en önemli kırılma anı, aynı zamanda en estetik sahnelerinden birine mükemmel fon oluşturmuş
Hero çok özel şarkılar. Hatta tarifi mümkün olmayan aşk acısını melodilere dökebilmiş en içli şarkılardan biri diyebilirim
Hero için. Çok fena!
Tom’un aşık olduğunu anladığı günün sabahı evden çıkıp işe giderkenki sevimli müzikal sahne için
Hall & Oates’un
You Make My Dreams şarkısının seçilmesi ilginç olmuş. Bazı şarkıları film içinde duymak, onları sadece dinlerken hissettiklerimizden farklı oluyor.
You Make My Dreams’i tesadüfen radyoda duysam, 80’lerin kıytırık pop şarkılarından biri der (ki zaten öyle sayılır!) kanal değiştirirdim muhtemelen. Ama o sahneyi görünce veya filmde kullanılış biçimi aklınıza gelince şarkı aslında hiç de kıytırık gelmiyor kulağa. 2009’un flaş gruplarından Avustralyalı
The Temper Trap’in ilk albümleri
Conditions’da da yer alan
Sweet Disposition, eski sevgiliyle hâlâ bir şansı olup olmadığının belirsizliğini trende gün batımı sayesinde derinden hisseden
Tom’un duygularına tercüman oluyor sanki. Albümde
Carla Bruni’nin henüz
Sarkozy olmadan önce duyup aşık olduğum mükemmel baladı
Quelqu'un m'a dit bile var. İnsan böylesi çok sevdiği bir şarkıyı beğendiği bir filmde duyunca daha mutlu oluyor. Filme veya sahneye göre o sevilen şarkının ziyan edilme ihtimali de korkutuyor bir yandan. Zaten kendisi 2:44 dakikalık apayrı bir film olan
Quelqu'un m'a dit’in varlığı bile benim için başlıbaşına bu albümü dinleme sebebidir. Filme nasıl monte edildiği önemli değildir. Çünkü hiçbir sahne onu ziyan edemez gibi hissettirir. O şarkı, tıpkı onu ilk duyduğunuz anda kafanızda çektiğiniz filmi oynatmaktadır sürekli.
Doves,
Feist,
Wolfmother,
Black Lips, eskilerden
Simon & Garfunkel, yukarıda sözü edilen şarkılar kadar vurucu besteleriyle yer almasalar da, bu şeker gibi albümün diğer saygın konuklarından. Nedense filmde hakkında hoş bir sohbeti dönen
Ringo Starr’ın herhangi bir şarkısı albüme konmamış. Ne yalan söyleyeyim, çok da isabet olmuş. Filmi izleyen bir insan,
Summer’a
Tom’a yaptıklarından ötürü kızmayacak kadar sabırlı da olsa, şâyet onun en sevdiği
The Beatles elemanının
Ringo Starr oluşuna kızsa bile yerden göğe kadar haklıdır bana göre. Fakat hem bizim, hem de
Tom ile
Summer’ın
The Smiths sevgisi bir başka.
There Is a Light That Never Goes Out ve hârikulade
The Smiths klâsiği
Please, Please, Please, Let Me Get What I Want’ın da yer alması albümü gözümde daha da yükseltiyor. Bu da yetmiyormuş gibi albümün kapanışı da tadından yenmeyen
Please, Please, Please, Let Me Get What I Want coverı ile yapılıyor. O cover sahibi ise
She & Him. Yani filmin başrolü
Zooey Deschanel’in usta folk müzisyeni
M. Ward ile kurduğu şirin indie pop grubu. İkinci albümleri
Volume Two’nun dumanı hâlâ üzerinde ve bence
Volume One’dan bir gömlek üste çıkmış bile denebilir. Zaten
Zooey Deschanel’in oyunculuk dışında müziğe olan ilgisi kendini hep popülerlikten uzak, bazen tuhaf projelerle kendini göstermekte.
Yes Man filmi için de kızlardan oluşan bir grup kurmuş, soundtrack albüme de birkaç şarkı vermişti. Tabiî kendisinin indie camiasının önemli isimlerinden
Death Cab For Cutie lideri
Ben Gibbard ile evli olmasının da etkisi yoktur dersek çok ayıp olur herhalde. Son zamanların en güzel soundtrack albümlerinden biri olarak
(500) Days Of Summer, eskisiyle yenisiyle çok dokunaklı bir derleme. Filmle bağ kurmuşlar kadar, henüz kurmamışları da etkisi altına alabilecek kadar belki de…