![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Funkster |
![]()
İleti
#106
|
![]() Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 2,071 Katılım: 31-May 07 Üye No.: 6 ![]() |
Böyle diyalog bazlı gibi görünen tenis maçı filmler için illa ki gününde olması şart insanın. Mutlaka ters tepebiliyor. Tek veya kısıtlı mekanlarda geçen filmleri severim. Çok fazla ihmal ettiğim tiyatro ortamını suni de olsa ekran karşısında hissettirdiği için.. Interview da böyle bir film. Teatral ortamlara ilgisi olanlar için çok tatmin edici. Ama filmden sonra kendimi penaltı atışında ters köşeye yatmış bir kaleci gibi hissettim. Çünkü bir savaş muhabiri ile ikinci sınıf bir magazin güzeli arasında geçmesini umduğum diyalogları aynı derecede tatmin edici bulmadım. Oyuncularda ve birbirleriyle uyumlarında da hiçbir sorun yok. Çok sevimlilerdi. Peki bu iki zıt insanın görüşme sayesinde birbirleriyle ilgili keşfettikleri şeyler yok mu? O da var. Lakin başlangıç için Fikret Bila-Şebnem Şeyfır arasında geçmesi muhtemel diyalogların beklentisine girmem, saatimi o olağanüstü keyifli geçecek röportaja benzer bir zamana ayarlamamdan dolayı bana geri kalmış bir saat gibi geldi. Siz siz olun, böyle beklentilerle izlemeyin. Kötü bir film diyemem, her şeyden önce Buscemi’ye ayıp olur. Orjinali hakkında da hiçbir bilgim yok. Ama bazı sahneleri boşa harcanmış, hatta daha da ileri giderek sıkıcı buldum. Çok fazla özele inildi, ki bence bazıları çok gereksiz, zamana oynayan hareketlerdi sanki. Tamam, zıt kutuplar birbirini çeker. Ama o çekimin kolaylığını, ikilinin birbirlerine bu kadar çabuk ısınmasını, hatta bazen ortak frekanslardan yayın yapmalarını da aceleye getirilmiş buldum. Aslında kısa sürede böyle bir çekim olamaz diye bir şey de yok. Ama burada ancak yer yarıldığında veya editör muhabire gıcık olduğunda yan yana gelebilecek iki karakterden bahsediyoruz. Ambiyansını çok iyi kurmuş bazı filmler insanda o filmin senaryosunu yeniden yazma isteği uyandırıyor.. Ne güzel espiriler, cümleler, itiraflar geliyor insanın aklına o filmde olmayan.. -------------------- |
melih |
![]()
İleti
#107
|
||||
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 1,451 Katılım: 31-May 07 Üye No.: 2 ![]() |
IMDB
Geçici bir süreliğine, kız arkadaşıyla birlikte annesinin evine taşınan Doktor Sam'i bir telaş alır inceden. Müzik prodüktörlüğü yapan annesi evde oturup esrar çeken, gömlek değiştirir gibi sevgili değiştiren, pek bir kayınvalide olamayacak bir annedir. Müstakbel karısı Alex ise, Sam her gün hastaneye giderken evde oturup tezini yazacaktır. Yeni bir kiralık daire bulana kadar işler böyle sıkıcı gidecektir eli mahkum... Kadroya bakınca.. öyle bir süre bakakalıyorsunuz işte. Kabuğunu bir türlü kıramayacak kadar narin görünüşlü Kate Beckinsale, Fargo değil de Almost Famous'tan hatırlasak daha uyacak Frances McDormand, Christian Bale de var işte. Bir drama sadece nasıl anlatıldığıyla etki açısını değiştirebiliyor. Ne hüngür şakır ağlatan, ne de kahkalar attıran bir film. Ağzınızı açmadan, burnunuzdan hafif bir nefes vererek gülümseyebileceğiniz bir yapım olur olsa olsa Laurel Canyon. @Funkster Alelade bulunmadığı her halinden belli olan Fikret Bila-Şebnem Şeyfır benzetmesine hayran kaldım. Filmdeki tiplerin suratları da gerçekten benzetilebilirdi pekala. -------------------- |
||||
baronio |
![]()
İleti
#108
|
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 2,078 Katılım: 31-May 07 Nereden: Away Üye No.: 3 ![]() |
Evening'i izleyeli neredeyse 3 hafta kadar oluyor. Sonunu getiremedim bile. İçim bayıldı desem yeridir. Bir daha anladım ki şu gramofon yılları benim içimi bayıyor. Filmi izlemeye büyük ümitlerle başlamıştım. Fried Green Tomatoes gibi bir film bekliyordum ne yalan söyleyeyim. Ama karşımda son derece durağan, kulağını tersten tutan, hiçbir espirisi olmayan, ayağı yere basmayan bir film buldum. Dediğim gibi sonunu getiremedim. Büyük ümitlerle bekliyordum halbuki. Daha izlenmesi gereken yüzlerce film olduğunun farkına geçenlerde vardığımdan beri, bir filmi yarıda bırakmama beyefendiliğini bir kenara bırakmaya karar verdim. İnsanın zamanı bu kadar kolay harcanmamalı.
![]() -------------------- |
Funkster |
![]()
İleti
#109
|
![]() Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 2,071 Katılım: 31-May 07 Üye No.: 6 ![]() |
bir filmi yarıda bırakmama beyefendiliğini bir kenara bırakmaya karar verdim. Ben o beyefendiliği bırakalı çok oldu. Mesela en son dün Novo adı altındaki abukluğu daha yarısına gelmeden bıraktım. Pişman değilim. Bilakis, kendimle gurur duydum. ![]() -------------------- |
melih |
![]()
İleti
#110
|
||||
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 1,451 Katılım: 31-May 07 Üye No.: 2 ![]() |
![]() IMDB
Kendi sözlerimle anlatmaya kalksam her yanı spoiler'a boğacağımdan kelli, spotu çevirmek daha kolay gibi görünüyor. Babasının ölümüyle birlikte eve dönen bir savaş muhabiri, 17 yıl önce terk ettiği bu kasabadan cenaze işlerini bitirip dönecektir. Snob Paul Prior'a eskiden küçük gelen bu kasaba, eski tanıdıklarla karşılaşıldıkça bir türlü çekip gidilemez bir memleket havasına bürünür. Patti Smith'ten Horses ve Free Money, Mazzy Star'dan Into Dust, Jed Town'dan What's going on gibi parçalar var ki, bunlar herhangi bir reklamı bile izlemek için yeter. Yeni Zelanda manzaraları eşliğinde ne eksik ne fazla oyunculuklar arasında öyle bir pamuk ipliği bağlı ki; insanın bir yerde isyan edesi geliyor, "Bula bula bu bulunur mu?!" diye. Şokla boğuşurken filmin kronolojisi bitiyor ama güzelim kurgusu ölümcül darbeyi vurmak için gardını almış bulunuyor. Babam'ın İninde sapına kadar bağımsız bir film, helal olsun demekten başka bir şey gelmiyor benim elimden. 10 / 10 -------------------- |
||||
hevesli |
![]()
İleti
#111
|
![]() Üye ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 39 Katılım: 8-September 07 Üye No.: 345 ![]() |
daedalus, bağımsız bir film diye yazınca ben hemen filmin altyazısını aramaya koyuldum. Ama sanırım sitede altyazısı yok.
Şimdi biz bu filmden mahrum mu kalacağız? |
melih |
![]()
İleti
#112
|
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 1,451 Katılım: 31-May 07 Üye No.: 2 ![]() |
En son baktığımda Fransızca bir altyazısı vardı sanırım internet aleminde. Türkçe çevirisini biri yapana kadar maalesef mahrum kalacak pek çok kişi gibi görünüyor
![]() -------------------- |
R0BlN |
![]()
İleti
#113
|
||||
![]() Puck:Robin ![]() Grup: Yönetici İleti: 3,736 Katılım: 31-May 07 Nereden: İstanbul Üye No.: 7 ![]() |
IMDB
İşte bu film olmuş. Filmin daha başında, olmayan bir B filminin fragmanıyla sonraki 1,5 saatin havasına giriyor ve çok saçmalayan, ama dur durak bilmeyen bir aksiyonla bu havayı hiç kaybetmiyorsunuz. Eksik makara nedeniyle atlayan sahnesiyle, abartılı ve kötü oyunculuğuyla, klişe kahraman ve kötü adamlarıyla, etrafa oluk oluk fışkıran yapmacık kan ve cerahatiyle, içine kırmızı renkli sıvı doldurulup kamyonla çarpılınca patlayan kuklalardan oluşan ucuzlaştırılmış efektlerle, abartılı ve inandırıcılık ötesi makyajlarıyla, devamlılık hatalarıyla, gereksiz diyaloglarıyla ve daha nice abartısıyla tam amaçlandığı gibi bir B filmi olmuş. Belki "normal" sineması da böyle olduğu için, Rodriguez -QT'nin tersine- hiç bocalamamış. QT'nin filmi Death Proof nasıl çuval gibi durduysa, Rodriguez'in filmi Planet Terror da terzi işi cuk oturan bir yapım olmuş. Bilerek kötü film çekmenin lüzumluluğu (veya lüzumsuzluğu) bir kenara bırakılırsa, notum 8/10 Bu ileti R0BlN tarafından Oct 12 2007, 11:13 PM yeniden düzenlenmiştir. -------------------- |
||||
baronio |
![]()
İleti
#114
|
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 2,078 Katılım: 31-May 07 Nereden: Away Üye No.: 3 ![]() |
Belki "normal" sineması da böyle olduğu için, Rodriguez -QT'nin tersine- hiç bocalamamış. ![]() ![]() ![]() -------------------- |
BuRnOut |
![]()
İleti
#115
|
||||
![]() Edilgen Bir Uyumsuz ![]() Grup: Veteran İleti: 1,851 Katılım: 31-May 07 Nereden: Düşler Ülkesi. Üye No.: 8 ![]() |
IMDB
Aslında Jason Bourne'un kimlik bunalımını merkezine alan, aksiyon ve intikam ağırlıklı serisini genel anlamıyla beğenen biriyim. Özellikle serinin 2. filmiyle tavan yapan bu üçlemenin son halkası ise; ne yazık ki bende beklediğim etkiyi bırakmadı. Kimlik karmaşası biten Bourne'un kendi kimliğiyle karşılaştığındaki yüzeysel final sahnesi hiç yakışmamış bu serinin sonuna. Oysa final sahnesi insanoğlunun en ilkel duygularından olan şiddete yatkınlığıyla ilişkili bir tartışmayı da beraberinde getiriyordu. Oradan yeni bir pencere açılarak, onunla bağlantılı bir sualle seri noktalanabilirmiş. Serinin son filminde, bütün serilerde olduğu gibi yine aksiyon hikayeye üstün gelmiş, buna karşın yönetmen Paul Greengrass yeteneğini sonuna kadar sergilemeyi ihmal etmemiş. Özellikle belgesel estetiğinde yakalanan görüntüler, açı/karşı açı tekniğinin karartmalarla birlikte etkin biçimde kullanılışı ve aksiyonun içine dalan hareketli kamerası beni çok etkiledi. İleride de takip edilesi yönetmenlerden biri olduğunu birkez daha kanıtlamış Greengrass. Büyük bütçeli bir Hollywood filmi olmasına karşın, zaman zaman Bloody Sunday'in çarpıcılığını ve sadeliğini de hissettirmiş serinin son filminde. Yine de bana sorarsınız, Bourne Ultimatum serinin en zayıf halkası olarak kalmış. Bu ortalamanın üstünde seyreden seri daha iyi bir finali hakkediyordu. 10/6 Bu ileti BuRnOut tarafından Oct 14 2007, 01:14 PM yeniden düzenlenmiştir. -------------------- |
||||
baronio |
![]()
İleti
#116
|
||||
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 2,078 Katılım: 31-May 07 Nereden: Away Üye No.: 3 ![]() |
![]() IMDB
dae'nin kolay kolay bir filmi çok beğenmesi sık görülür bir olay olmadığı gibi, In My Father's Den'in uzun süredir İngilizce altyazıyı ümitsizce HDD'min derinlerinde beklemesinin artık ümitsizliğe dönüşmesi ile bu akşam daha fazla dayanamayıp filmi izledik. Çok daha farklı beklediğim bir film, ilerledikçe inanılmaz bir hale büründü. Uzun süredir bu kadar güzel bir film izlememiştim. Gerek olay döngüsü, gerekse konunun ustaca ele alınması, Yeni Zelanda'dan çıkmış bir filmden beklenmeyecek bir kaliteyi gözler önüne seriyor. Kadrosunda Lord Of The Rings'teki kralın kızı ve Pride and Prejudice'teki Mr. Darcy gibi isimleri barındıran In My Father's Den hayatım boyunca unutamayacağım filmler arasına girdi. Ben de konuya hiç girmek istemiyorum. Film hakkında hiçbir şey bilmemek en iyisi. 10/10 -------------------- |
||||
filmciserdar |
![]()
İleti
#117
|
![]() Etkin Üye ![]() ![]() ![]() Grup: Üyeler İleti: 156 Katılım: 23-June 07 Üye No.: 119 ![]() |
In My Father's Den'in uzun süredir İngilizce altyazıyı ümitsizce HDD'min derinlerinde beklemesinin artık ümitsizliğe dönüşmesi ile bu akşam daha fazla dayanamayıp filmi izledik. Ee artık bu bağımsız filmin Türkçe çevirisi, sizin elinizden kurtulamaz, öyle değilmi, sevgili baronio? ![]() -------------------- |
baronio |
![]()
İleti
#118
|
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 2,078 Katılım: 31-May 07 Nereden: Away Üye No.: 3 ![]() |
Vallahi son derece tuhaf Yeni Zelanda aksanını izlerken bile birkaç yerde anlayamayınca açıkçası çevirisine girişmek benim için boğulacağım sulara adım atmak gibi bir şey olur. Maalesef İngilizce altyazı olmadan bu çevirinin altından kalkmak pek mümkün değil dostum.
![]() -------------------- |
baronio |
![]()
İleti
#119
|
||||
Etkin Üye ![]() Grup: Veteran İleti: 2,078 Katılım: 31-May 07 Nereden: Away Üye No.: 3 ![]() |
![]() IMDB
Sam New York'ta psikiyatristlik yapan bir adamıdır. Karısını bir dönem yeltendiği intihardan kurtaran Sam, bir gün psikiyatrist arkadaşının yerine bakarken, Henry adında bir hastayla karşılaşır. Henry'nin yaşadıkları Sam'in dünyası olurken, üstüste binen bilinmezlikler deryası Sam gibi izleyeni de içine çeken bir puzzle halini alır. Stay hakkında daha önce sağdan soldan duyduklarım karşısında neyle karşılaşacağımı az çok biliyordum. Birçok bilinmezi arka arkaya koyup, finalde tüm taşları yerine oturturken izleyene "Oha!" tepkisini verdiren türden filmlerden biriydi Stay de. Üstüste ve bitmek bir yana daha da artarak biriken soru işaretleri filmden kopmakla sıkı sıkı yapışmak arasında beni götürüp getirdi. Haleti ruhiyeye bağlı olarak "bu ne biçim film!" deyip yarısında bırakma ihtimali olan bir film açıkçası. Ama merakıma dayanamayıp sonuna kadar izledim. Bu tip filmlerin şaşırtan yapısından ötürü çok daha fantastik ve içine Sam'le özdeşleşeceği, Sam'i tüm olayların birincil şahıslığına oturtacağı bir finale kendimi hazırladım. Çok güzel bir final olmasına karşın tam anlamıyla bana "oha!" dedirtmedi film. Buna karşın muazzam yönetmenliği, kamera geçişleri ve Evan McGregor'un kısa pantolonları dışındaki enfes oyunculukları ile izlenmesi gereken çok sağlam bir film Stay. 8/10 -------------------- |
||||
baritonverdi |
![]()
İleti
#120
|
![]() SG-TÜRK ![]() Grup: Müdavim İleti: 358 Katılım: 26-September 07 Üye No.: 423 ![]() |
Ah baronio yarama tuz bastın. In My Fathers Den benim de bir süredir merak ettiğim ama yaptığım tüm aramalara rağmen İnglizce altyazısını bulamadığım bir film. İspanyolca, Fransızca gırla ama İngilizce yok... Yakında ben de yaradana sığınıp altyazısız filan izlemeye çalışacağım galiba.
Stay değerlendirmesi için de teşekkürler. Tam bir Mcgregor hastası olduğum için sırf onun hatırına izleyeceğim. Bu ileti baritonverdi tarafından Oct 17 2007, 06:54 PM yeniden düzenlenmiştir. -------------------- "Sinema öyle bir keşiftir ki, bir gün gelecek, barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok, dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanımalarını temin edecektir. Sinema, insanlar arasındaki görüş, düşünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Sinemaya layık olduğu ehemmiyeti vermeliyiz."
Mustafa Kemal ATATÜRK ![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Basit Görünüm | Şuan: 4th July 2022 - 10:13 AM |